4 Eylül 2010 Cumartesi

Ben,köpeklerim ve insanlar

Ben buraların delisiyim.Güneye yuvarlanarak iner,ticari araçlara havlarım sadece köpeklerimle.Petekte yatarız hep beraber.İnsanlara pek görünmem aslında severim onları dinlemeyi.Ortadaki ağacın altına kıvrılırım.Ne yaptıklarını izlerim.Arada ticari araç geçerken çıkacak gibi olurum ama utanırım yapamam.Bu arazinin yarısı eskiden dutluk olduğundan ve bi kısmı hala dutluk olduğundan deli oldum olalı dut yerim.Yaprağın arasına yatırırım bir de.Suyumu insanlar verir.Daha doğrusu köpeklerime ve kedilere verir.Ben günde en az 1.5 litre içerim.Ve sevinir Yadyok hocaları kedilerimiz suyu çok içiyor diye.Çoğunun eskiden evinde beslediği ve çoğunlukla kocalarının istemediği kedilerdir çünkü bu ayyaşlar.Burası özgürlükçü,açık görüşlü ve faşizme yer olmayan bir okul ama ırkçılığı yapan kediler.Ben ve köpeklerim öyle yapmıyoruz.Yemek alalım diye yılışmıyoruz mesela.Kediler petekte kalan yarım şarapları da içiyor.Biz öğrencinin aldığı şarap ucuz ve kalitesiz olduğundan içmek istemiyoruz sonra adı köpek öldüren oluyor.Hiç hoş değil.Onların 9 canı varsa 9 unu da alırız diyor arda.En sadık köpeğim.Sağ kolum.

Beni bilen birisi var.Bana en çok dikkat eden.Bakıp geçiyor sadece.Yadırgamıyor.Bende sadece onun gözlerine bakabiliyorum sadece.1.5 litre suyuda insanlara benzemek için değil ona benzemek için yada en azından bir ortak noktamız olsun diye içiyorum.Otobüse kadar takip ediyorum onu.Hatta bazen duraktaki oturakların altına saklanıyorum.Burda olduğumu biliyor.Ama tedirgin.İnsanlardan çekiniyor.

Yaz tatili girdi araya.Bizim köpeklerle kuzeyde takıldık.Arda baba olucak sanırım.Adını da benim adımı koymak istedi ama sonra bi köpek adının benim adım olması pek doğal karşılanmaz diye düşündü.Aferim buddy dedim.Bordeaux şarabı açtık şerefine.Sonra geri kapadık.Gençler mübarek gün olmaz dedim.Haklısın abi dediler.

Sonra güney havuza gittik.Yüzdük epey.Epey kıl oldu havuz ama olsundu.Yadyok hocaları gerekirse gelir temizlerlerdi.Yeterki köpekleri spor yapsındı.Zira Ardanın adı eskiden futbol oynayıp arda gibi yürüdüğü için Arda.

Sonra hepimiz köşemize çekildik.Onlar eski sahiplerinin verdiği kral biftekleri düşünürken ben bu dutluk araziyi üniversite yapana kızıyordum.

Kedilerin suyunu getiriyor arda.Şarap damlatmış şerefsizler diyor.Gülüyorum.Karnım gurulduyor.Ve uyuyorum.

27 Ağustos 2010 Cuma

Falsolu kulun cennete firavunsal yaklaşımı

Balkondayım.Altımda yine anacığımın kendi elleriyle yaptığı fi tarihinden kalma ki bu 82 kışı ya da yazına bile dayanabilir minderin üstünde oturuyorum.Önümde duvar duvarın üstünde de demir parmaklıklar var.Aralarından dolunay göz kırpıyor fazla güneş ışığına maruz kalmaktan sararmış solmuş bir halde.Lamba sönük.Alt kattaki komşunun iftara gelen misafirleri sepetleyip evdeki karışıklığı düzeltmeden önceki sigara çekişlerini dinliyorum.Ve fark ettirmiyorum yukarıda olduğumu.Farketse perdelerine zarar verirde yine balkonda içmez.Burası kayseri.Biliyorum.
Kendime dönüyorum sonra.İçimdeki sivil savaşa.Çoğundan gazi çıkıyorum ve cennet garanti olsa da korkuyorum şehit olmaktan.Gözlerimi açıyorum sonra.Annemin ayakları yanıbaşımda.Geri kapatıyorum.Evet cennetteyim.Sağol tanrım diyorum biliyordum.
Sonra muhabbete başlıyoruz kendisiyle.Bu fenerin hali ne olacak tanrım diyorum.Gülüyor.Dua mı etmeliyim istediklerim için yoksa yüzüne mi söylemeliyim yüzsüzlük edercesine.Sen diyor ve de senin gibiler benim falsolu kullarımsınız.Susuyoruz sonra.Bu ne demek?Bilmiyorum.
Sonra bir sivrisinek yaklaşıyor inceden saz havasında.Ve izin veriyorum kulağımdan içeri girmesine.Gözlerimi açıyorum.Sadece çok şükür tanrım diyebiliyorum.İçimdeki sivil savaş bitiyor.Ve ben artık düşünmüyorum.Hiçbir şeyi.
Kafamı kaldırıyorum.Annemin ayakları.Cennetteyim.Biliyorum.

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Beyinden ruh üzerine yolculuk sonrası jetlag

Masanın başında kültablası ki içinde muhtemelen hiç sigara söndürülmemiştir,boy en olarak sayamayacağım ama anneciğimin el emeği göz nuru ördüğü dantela ve isveçlilerin ikeası varsa bizim de istikbalimiz var diye meydan okuyacağım sandalyemle baş başayım.
Başıma gelenleri düşünüyorum.Bir su almaya kalkıyorum sonra.Özlüyorum bazen.Bazense unutmak istiyorum.Sinirleniyorum ama sonra affediyor yatışıyorum.Kanatlarım iniyor bildiğin.
Gözbebeklerini dudaklarımda eskittiğim tanımadığım kadınların adlarını hatırlıyor,soyadlarını unutuyorum.Ki birine aşık olduğumu bile düşünüyordum.Hesseyi daha önce tanısaydım o en güzel şarkıları bestelerdim o soyada ve dans ederdim adı ve adımın falez kenarında bağırdıktan sonra gelen yankısıyla;Lara'da.
Katastrof lafını bir ekonomi terimi olarak ve bir kadının yağlı vücuduna yakıştırma olarak kullanan insanları hatırlıyorum sonra,gülüyorum şimdi burada.Ve kalkıp davay davay dansını yapmak istiyorum Malinki Malinki eşliğinde.
Sonra hayatın kısalığından,her şeyin gelip geçici olmasından bahsedecek oluyorum.Gözlerim doluyor ama sonra insanın hiçbir şeyle yetinmeyeceğini bildiğimi hatırlıyor önce sinirlenip sonra yatışıyorum acıyarak insanoğluna ve acıtarak günlerdir uyumayan gözlerimi.
Ve önümü döndüğümde gerçekleşmiş hayaller bütünü görüyorum.Mutlu oluyorum bir an.Ama bütünde eksik olan bir şeylerin olması sinirlendiriyor beni.Ne onlar bilmiyorum.Belki öpmeyişidir tanıdığım bir çok kadının yanağım yerine gözbebeklerimden belkide utancıdır içimdeki yaban insanının yaptıklarıma nispeten.Yaşam gösterecek bunu anarşik yaşarken kapital olmanın verdiği hazla belki de.
Ve ben kim bilir bırakırım ardımda okuduğum,okumadığım kitaplarımın sayfa aralarında sevdiğim ve sevmediğim ama sevmeyi denediğim insanları,Bir erdemin yok edilişi değildir bu zira,çünkü der Baudrillard kitap okuyan insanların erdemli olmaya çalışan erdemsiz insanlar olduğunu.Belki de kendisi yazdığı için böyle demiştir.Kimbilir.
Vakit daraldı.Ben sıkışıp kaldım içinde.Örgünün ipleri iz yaparken dirseğimde dilim parçalıyordu çaresiz kendini çürümüş dişimin içerisinde.Ve ruhum parçalamadan kendisini çürüyen bedenimde öpülmemiş gözlerimi öpmeye gidiyorum sessizce.

İyi geceler.Gözlerinizden öpüyorum.

18 Temmuz 2010 Pazar

Cehennemden Mektuplar 2

Selamlar eski dostlarım.Özledim ulan çoğunuzu.Ama sadece anam hatırlıyor beni sanırım boşuna dememişler ağlarsa anam ağlar diye.Halbuki bu dünyada bir iz bırakmak için yaşamıyormuyduk biz hepimiz.Ben başaramadım sanırım bunu.Nasıl öldüğümü bile hatırlamıyorum zira.Bunları düşündükçe hüzünleniyorum.Boş bıraktığım sadece 173cm-72kglık bir alan en ve boy açısından.Üzerinde seni unutmayacağız kalbimizdesin anlamına gelen kırmızı güller.Birde cenaze günü yanaklarımı ıslatan gözyaşlarınız.Bazen uçmayı bırakıp gidiyorum bedenimin yanına.Yüz ifadesine bakıyorum.Okşuyorum bazen de.Çok rahatsız duruyor halinden.Kıyamıyorum zira o öyle durdukça zira tek aynam o benim çünkü artık cam aynalara bakınca kendimi göremiyorum.En çokta bu koyuyor sanırım.Hayır narsist değilim.Ama ne bileyim.Her insan sevmez mi kendisini birazcık.Ben artık sevemiyorum.Yüzümde cüzam var gibi kaçıyorum aynalardan.Kendimi görememe korkusundan.Bir 35 yaş şiiri gibi…

Neyse acıtasyon yapıp moralinizi bozmayayım şimdi.Hem böyle içerleyince Azrail yine ruhani ruhani laflar ediyor anlamayınca sinirleniyorum.Hayır öldürecek yine diye korkuyorum.Ama yok öyle bişe sanırım.Benimkisi sadece bi ölüm korkusu alışkanlığından ileri gelen bi içgüdü diyelim.

Bu arada bi zebaniyle tanıştım.Beni çok sevdi.O da dünyadaymış daha önce sonra bakmışlar eleman iyi aslında ama günahı çok gel demişler seni zebani yapalım.En azından yanmazsın ama ebedi cehennemde kalırsın.Bana da baktı dosyam kabarık.Terazi diplerde.E zebani kontenjanında da açık varmış.Bugüne bugün işletmeyi bitiremeden ölsem de advanced İngilizcem pre inter Almancam ve beginner Rusçam olduktan sonra benden ala CVsi olan biri de yok koca cehennemde.Sanırım işe aldırıcak beni.Sağolsun.Yalnız sizinle mektuplaştığımı söylediğimde bana bir not verdi.Bunu size yazayım diye.Bende malum ekmek derdi yayınlayayım dedim.

‘’Hee buradan tüm akrabalarıma sevdiklerime sevmediklerime beni hep seven karım Şaziyeye ve karı pazarlayan oğlum alaaddine pazarladığı karısı iffete ve diğer pazarladığı kızım fadiğe buradan selam ediyorum.Ben iyiyim sizler de iyisinizdir hoşsunuzdur inşallah.Orda iş tutamadım kahveden çıkmadım ama burada zebani oldum.Bide karı bulaydım kendime iyiydi.Şaziye öl gel gari dayanamıyom.Ya da oğlana söyle köyden bi karı bulup öldürsün,Sütlü Nuriye olursa iyi olur.Adım oğlancıya çıkacak burada.Neyse zaten başkasının sayfasına yazıyom bide uzatmayayım sözü.Oğlum alaaddin günahkarsın anladık ama Cuma namazlarını kaçırma evladım.Benim sütlü Nuriye mevzusunu da unutma hepinizin gözlerinizden öperim.Reisiniz saygıdeğer zebani Namık.’’

Çok kafa adamdır kendisi ama özeliydi yukarıdaki paragraf keşke okumasaydınız.Neyse artık adam ölü olunca ölünün arkasından konuşulmaz yasasına binaen söylüyor ağzına geleni.Ben de öyle yapardım ama prensiplerime ters.

Yazacak çok bir şeyim de yok.İşe başlamak isteyip yolumu bulmaya çalışıcam ben de.Bir de hurim vardı ya.Onunla buluştuk geçen gün.Azrail sağolsun ayarladı bir şekilde.Griden gözleri var.Kocaman.Kıvırcık sarı saçları da var.Bir de kanatları.O narin bedenine sarıp otururken beni bekleyişi bir kez daha aşık ettirdi beni ona.Ama geçemedim onun olduğu tarafa.Tıpkı propagandadaki Rafet el roman la meltem cumbulun sınırda görmeleri gibiydi birbirlerini yaşadığımız.Bir aşkın tarihi atılmıştı Cennetle Cehennem arasındaki o küçük ama derin çizgide.Ve bu aşkın mührü karşı tarafa geçmek istediğimde zebanilerin kafamda patlattıkları şişelerdi rüşvet olarak dünyadan getirdiğim magnum+kolanın bitmesiyle beraber.

Başım hala ağrıyor ve ben sizi değil onu düşünüyorum.Kendinize nasıl baktığınız önemli değil.Ama hayat her yerde yeterince güzel insan yaşamasını bildikten sonra.Kiminizi öpmekten tiksinsem de lafın gelişi yazıyorum.Öpüldünüz…

3 Temmuz 2010 Cumartesi

Cehennemden Mektuplar 1

Selamlar sevdiğim.sevmediğim,tanıdığım,tanımadığım,tanımaya çalıştığım,kendimi tanıştıramadığım insanlar.Mutluluk uğruna çabalayan kendilerini parçalayan ve bir vehm uğruna hayatını feda eden insanlar.Bu bir radyo,televizyon ya da sizin yeni icat ettiğiniz şu örütbağı denen zırtapozla yayılan bir mesaj değildir.Yeraltı dünyanızın derin iş adamlarının insanları etkilemek adına yaptığı bir propaganda da değil.Ve stratejik bir savaşta değil dolayısıyla.Sadece azraille aramız iyi.O işini bitirene kadar bende takılıyorum burada.Neler var neler yok bir bakıyorum etrafa.Yalnız İngilizcemi adam gibi geliştiremeden ölmem ukte kaldı içimde.Adamakıllı BBC okuyamıyorum örneğin.Koyuyor öteki tarafta.Azrail sordukça dönüşte uyduruyorum bir şeyler.Zaten o da sormak için soruyor.Yoksa anladığından değil.

Uçabiliyorum lan.Çok iyi bi duygu cidden.Livingston falan hikaye kalır benim yanımda ayrıca.Aranızda erasmusla falan yurtdışına gidenler olmuş.Ben sağolsun Azraille dolaştım her yeri.Baya eğleniyoruz lan puştla.Harbiden.Ölecek olan yakınlarınız var bu arada yakında.Siz de öleceksiniz biliyorsunuz değil mi?Ölün oğlum burası çok sıkıcı.İnanın arkadaşım olsun diye cehenneme gelicek olanları bir an önce öldürsün diye ısrar ediyorum Azraile.O da şirk koşma münafık diyor.Ne dediğini bende anlamıyorum.Ama ne de olsa ölecekmişsiniz.O zamana kadar takılırım ben böyle.

3.kez aşık oldum bu arada.Cidden lan.Aşk diye bişe yok diceksinizdir şimdi ama.Kardeşim öteki tarafta da aşık olunur mu?Olduk işte.Adını bilmiyorum ama huriye falandır heralde.Bizim yani benim gibilerin oraya geçmesi yasak.İbnenin biri var hele sürekli etrafında benim hurinin.(hatunun diyecektim maazallah)Ama bi geçiyim diğer tarafa.İlk iş onu halledicem.Azraille Mikail küs olmasalar bi nebze şansım olurdu diğer tarafa geçmek adına ama bizim Azrail kızgın Mikaile İbrahim peygamberin oğlu İsmaili kurban ederken siper durduğu için.Bilemeyeceğim eski dostlarım açıkçası ruhani işler pek umrumda değil.Aranızda birbirinin arkasından konuşanlar birbirini çekiştirenler de var biliyorsunuz değil mi.Hatta bazılarınız bazılarınızı ayakta götürüyor haberiniz yok.Çok çirkin bence.Azrail bile kınadı bunu.

Ama buralar güzel lan.Ateşle yaklaşmayın tabelası falan da yok.Direk candır yani.Hem biraz yanın diğer tarafa öyle geçin diyorlar.Ahiret hayatını daha iyi anlamak için.Bir de mutlu olmaya boşuna çalışmayın.Çünkü artılarla eksilerin çarpıldığı dünyada sonuç hep eksi olduktan sonra mutluluk diye bir şeyin olmadığına inanıyorum.Neyse ki buralarda dört işlem yok.Prof falan da yok.Hadi siz bir an önce ölün gelin.Yalnız bırakmayın beni burada.

Kendinize iyi falan da bakmayın.Bir an önce gelmeniz dileğiyle.Öpüldünüz.

14 Haziran 2010 Pazartesi

İdiotloji

-Kusarken klozete gözlerini düşürdün.Kulakların duymuyor artık.Ve çekyatın demirleri sırtında iz yapmış düzgün bile yürüyemiyorsun.4te randevun vardı.Ermeni mezarlığının yanında.Sosyalist-komunist-marxist ve leninist bir ideologya örgüsü içinde yaşayan turuncu saçlı dekolte giydiği zaman gögüslerindeki kıllar yüzünden mide bulunduran ama sadece yeşil gözleri olduğu için veya yalnızlıktan sıkıldığın için takıldığın bir kızla.Oturunca sana geçen 1 Mayısı ve artık seninde çıkardıkları gazeteden alman gerektiğini söyleyecekti.Sonra sen alacaktın o gazeteden uykusuz alacağın paraya ve zaten tualet kağıdı bitmiş olacaktı evde.Sonra kaba etinde komunist manifestonun öncüleri.Hoş bi görüntü değil.
-Yüzerken beynine su kaçtı.Artık duş alamayacaksın.Hayır o değil takılıyorsun konuşurken.Ya da yemek bitiyor sen besmeleyi o zaman çekiyorsun.Arada mal malda bakmıyor değilsin.Belli bi süre düşünemeyeceksin.Rüya görmeyeceksin.Ben o aradaki çatlağı sıvattırmaya çalıştırdım bizim muharrem ustaya ama bu seferde kafan arkaya verdi.
-Bıyıklarımı keseyim derken kaşlarının arasını aldın.Şimdi yüzünde iki şerit var.En azından simetrik duruyor.Canını sıkmana gerek yok.Gerçi bıyıkların henüz gür değil ve burun kıllarınla birleşince bıyıklarını hiç almayan kızlara benziyorsun ki bir daha böyle dışarı çıkma döver möverler.
------------------------------------------------------------------------------------------------
-Bir süre aynada kendini izledin.Çıplakken.Megoloman,egoist,narsist ve bencil bir ruh halinin altında Hugo Boss parfümünü boca ettin Lacoste tişörtünün üzerine.Swatch ki her zaman diğerlerinden iyidir saatini taktın.Polo ayakkabılarını giydin.Sabri Özel çoraplarının üzerine.Hem de ikiside aynı renk.Sonra çıktın küçük şatonun arslan sfenkslerinin yanından.MUSTANG 4.6 GT V8 COUPE 300hp ne bindin.Yüzünü babyface bir ifade kaplamıştı.2 dakikada gittin GOpaşa merkeze.
-Esnaf satıra dilini sürdü.Kılıç balıklarını aldı ellerine balıkçılar.Kilolukları aldı ellerine seyyar satıcılar.Kadınlar geliyordu kiminin elinde çamaşır ipi boğmak istercesine kimininde elinde merdane bazılarının üzerinde açık kırmızı kan izi.Muhtemelen çocuklarının proteinsiz kanıydı.Ve sustalı ekibi.Mahallenin delikanlıları.Ayrıca Karagümrüğü de senin yaktığını düşündüklerinden geliyordu sinirleri.Ya da Mustangi hurdacıya ne kadar bırakabileceklerini ve 17ye bölündüğünde kalan paradan kendilerine ne kalacağını.
-Nokia N serisinin 90 modeliyle mi yoksa Eserisinin 66 modeliyle mi avea türksel yoksa vodafonunla mı arayacağını bilemedin polisi.Hatta polisin numarasını bilmediğinden emekli amir nurullahı aradın.Kart zamparanın saunada masaja gittiğinide bilemezdin tabi.Hemde babanla beraber.
-Çılgın kalabalık ne yapacağına karar veremedi.Zira 17si aralarında düşecek paranın kavgasını yaparken,esnaflar bitmeyen tavlanın kaygısına düşmüşler.genç kızlar hele ki manitaların sana dibi düştükleri için delikanlılar tarafından sopa çekilmekteler.Vesair.
-3 yaşındaki saim girdi tüylerini yakmaya bayıldığı kedilerin girdiği arabanın altına.Açlıktan zayıf düştüğü merdanedeki kanın renginin açıklığından belli olan saim girdi götü yere yakın olan mustangin altına zebra desenli kedinin ardından.
-Sıçtım ağzına pisi pisi dedi.Babası annesini döverken duymuştu bu küfürü.Sonra yine döverken annesini babasının düşürdüğünde kaptığı rus pezevenkten aldığı kaçak grujnit kibritini tutuşturdu.Yukarıda olanlarla ilgilenmiyordu.Zira annesi kafasına vururken kafasını eğecek yerde kaldırınca kulağına gelen darbeler zedelemişti çocuğun kulağını ve sadece miyav sesini duyunca irkiliyordu.
-Pisi pisi parlayan kibrit çöpüne gözkapaklarını büyüterek baktı.İşte o an göz göze geldiler saimle.Saim gülümsedi yaklaştırdı kibriti kediye ve fırlattı.Ama pisi pisiden eser yoktu.Kibritten de.
-89 kişi öldü.Ve MUSTANG 4.6 GT V8 COUPE 300hp in patlamasıyla geride kalan 1 adet otomobil iskeleti içerisinde yanmış tezek ve 89 insandı.
-Karagümrük yangınının yanına gaziosmanpaşa yangını eklendi.Saim ağabeyinin geleneğini sürdürmüştü.Ama ağabeyini de öldürdüğünü bilmeyerek.Hem de MUSTANG 4.6 GT V8 COUPE 300hp in içinde korkudan altına sıçtığından bihaber olarak.
-Polisler üzerinde kan izi olan merdaneyi ve üzerindeki kan izlerini araştırdılar.İki kardeşin yıl arayla kafalarına yedikleri merdane deney sırasında dağılıp gitmişti.Kan izleri Saim ve Saite aitti.Ve bu hiçbir zaman bilinemeyecekti.Zira biri MUSTANG 4.6 GT V8 COUPE 300hp in içinde diğeride altında yanmıştı bir avuç dolusu tezekle beraber.
--------------------------------------------------------------------------------------------------
-Bir türlü yaşamayı öğrenemedin.Herhangi bir ideolojiyle yada örgüsüyle yaşamayı.Sadece düşündün çok zengin olmayı ve artık dekolte giydiğinde gögüsleri pütür pütür olmayan bir kadına sahip olmayı.Bunu sait gibi gopaşa köşelerinde antonio montana stiliyle kokain satarak gerçekleştirmeyi değilde narsist arzularını tatmin ederek yapmak istedin.Bir de bunları yazdın.En azından saim gibi ölebilseydin.İdeologyası bir kedinin peşinde babasının çakmağını deneyerek ve bunu yaparken ne yaptığının farkında olmayarak.
-Çok yaşadın sen.Bilmediğin bilemeyeceğin şeyleri.Hiçbir şeyin olmadığını bilerek yaşamaya da devam ediyorsun.Ve kayra gibi tekrarlıyorsun içinden.Yatmadan önce şükretmeyi unutarak ve 3 kere tekrarlayarak. Hiçbir şey yok Hiçbir şey yok Hiçbir şey yok...

1 Haziran 2010 Salı

Sevgiyle Büyürken

Biliyorlar onlar,farkındalar her şeyin.Yapıyorlar her şeyi biber gazı sıkılmış ama gururdan yine yaş gelmeyen gözlerimize bakarak.Size yapamazsın dediklerini kendileri pervasızca yapıyorlar.Biliyorlar,büyüdüğümüzü her geçen gün ve daha da büyüyeceğimizi ama sanıyorlar ki nefret var içimizde.Bizi de kendileri gibi görüyorlar,kendi 3 derece hipermetrop at gözlüklerinden bakıyorlar ve sanıyorlar ki büyüdükçe büyüteceğiz onları ve hiçbir zaman daha büyük bir balık olamayacağız onlardan.

Hayır,büyüdükçe biz,unutmadık yaşadıklarımızı ve hiç olmayan küçüklüğümüzü.Ve onların nefret dedikleri bizim içimizdeki sevgiyi.Biz büyüdükçe buhranlı ve bol barutlu boruların altında ki bunu sadece televizyonda görmedik,içimizdeki sevginin kazanabileceğine inandık.

Bizim çimenlere basmamıza izin vermediler ama mayınlara zorla bastırdılar.Avizelerdeki camları elmas misali toplamamıza izin vermediler ama onlar gökyüzüne sondaj yaparak yıldızlarımızı topladılar.Ve hiçbir zaman çocuk olamamış çocukların çocukluğunu yaşamasına izin vermediler ama kendileri gençliklerine özlem duyuyorlar.

Her şeye rağmen büyümeye devam ediyoruz.Kalbimiz buruk,gözlerimiz yaşlı olsa da bizi içimizdeki sevgi yaşatacak.

Sevgiyle kalın.Görüşmek üzere.